Gerçek iyileşmeye açılan kapı diyor kitabın üzerinde.
Ve bitirdiğim şu an mutlaka okumalısınız diyorum.
Hastalıkların kaynağının geçmişte yaşanan olaylar, ketler olduğunu söylüyor ve
hipnoz ve regresyon yöntemleriyle bunların çözülebileceğini söylüyor.
Gelelim alıntılara:
"Hastalık diye bir gerçek yoktur. Hastalık bir teşhistir. Hastalık bir yakıştırmadır.Uydurmadır. Damgadır.
Hastalık doktorun iyileştiremeyeceğine inandığı mistik bir hayaldir.
Dünyaya geldiğimiz zaman bilinçaltında hiçbir kayıt yoktur.
Eğer hiçbir data yoksa, koruyucu kalkan da yok demektir. YArgılayacak, karşılaştıracak bir şey yoksa, koruyucu kalkan yoktur.
Koruyucu kalkan, yeni bir bilgiyi karşılaştıracak bilgileri bulana kadar oluşmaz. "
"Dünyaya bir insan yavrusu geldiğinde ne biliyor? Hiçbir şey. Ama her an, bilgiler hızla o bilgisayara, yani beyine akmaya başlıyor. Yaşam deneyimi olmaya başlıyor.
Bizim bilinç denen bu çok ama çok güvendiğimiz o özelliğimiz sadece ve sadece çevremizin bir ürünü.
Çevremizin bir yansıması.
4 yaşından sonra yumurtanın kabuğu oluşmaya başlar. 12 yaşına ulaştığımızda hayatta öğrenmediğimiz bir şey kalmamış gibidir. Kabuk çelik gibi olmuştur.
Artık her şeyi biliriz. Anne babamızdan bile akıllıyızdır.
O çelik kalkanı aştığımız anda şaşırtıcı şeyler olmaya başlar.
"Gerçeklerden kaçarak süren bir yaşam otomatik bir yaşamdır. Sorumluluk hissetmeden süren bir yaşam otomatik yaşamdır.
"Bilinçli yaşamaya çalışmak her şeyin farkında olarak yaşamaya çalışmaktır."
Farkında olup da bunu eyleme dökmemek ise ikinci bir ihanettir.
"Korku kendini endişe dehşete düşme, panik şeklinde gösterebilir. Öfke ise tehlike kaynağını korkutmaya veya hareketsizleştirmeye yönelik bir tepkidir. Saldırganlık, düşmanca davranış, küsme şeklinde kendini gösterebilir. Her tepki kişiyi tehlikelerden korumaya yönelik olarak ortaya çıkar.
"Güvenilen yer tehlikenin kendisi olmuşsa çocuk korku duygusunu kullanamaz. (Ailesi yani)
Kaçacak güvenli bir yer yoktur. Öfkesini kullanarak tehlike kaynağını yok edemez.
Çocuk büyükleri tarafından kabul edilebilir bir kişi olabilmek için kabul edilmeyen davranışlarını ve duygularını bastırır.
Bilinçaltının birinci amacı o kişi her türlü tehlikeden korumaktır.
Bu tehlikenin gerçek ya da hayali olması , geçmişte kalmış olası bilinçaltını hiç ilgilendirmez.
Açığa çıkarılan her suçluluk duygusunun arkasında istenmeyen bir davranışın bastırılması var demektir. G.Kein tüm duygusal bozuklukların %90'ında suçluluk duygusunun bulunduğunu ve mutlaka uygun analitik teknikliklerle ortadan kaldırılması gerektiğini işaret eder.
Duygular sadece alışkanlıklara değil, fiziksel belirtilere de neden olur. Bel, kasık, baş, diz eklemi ağrıları. Belirgin bir neden bulunamayan her ağrının ardında sıkışmış bir duygu çıkar.
"...bu hayatı birlikte yaparız. Bazen rollerimizden şikayet ediyorsak, rolümüzün kıymetini bilmememizden."
Her kelimesi dikkate değer...
YanıtlaSil