14 Aralık 2010 Salı

55.sayfa

Bir kitap mim'i bu. Sibel göndermiş.
Kitaplığınızın önüne gidip, elinizin gittiği bir kitabı rastgele seçip 55. sayfadan dilediğiniz bir paragrafı yazıyorsunuz. Benim elime Murathan Mungan'ın Elli Parça kitabı geldi.

"Bir anda son elli yılını boşuna harcamış olduğu duygusuna kapılmış, bunun için kime, neye kızması gerektiğini bilememişti. Bu nedenle şimdi hancıya adını doğru söyleyip söylememek konusunda kararsız kalmıştı. Bir yol ağzında olduğunu hissediyordu."
 
Ben de bu mim'i Beste'ye ve yanıtlamadıysa minimalist'e yollayayım :)


3 Aralık 2010 Cuma

Brida

"Tanrı kendisini her şeyde ifade eder, ama bunu yapmanın en sevdiği yöntemlerden biri kelamdır, çünkü kelam titreşime dönüşmüş düşüncedir, konuşurken çevrendeki havaya daha
önce sadece enerji olan bir şeyi aktarırsın. O yüzden ağzından çıkan her söze çok dikkat etmelisin."

"Ve eğer tek başınaysan bütün Evren'i anlamanın anlamı yoktur."

"Avcılar hayvanların ayağını alıştırmak için yıl içinde ağaçların dibine yiyecek bırakırlar, sonra bir gün onları öldürürler."

"Gerçek aşk, herkesin ruh eşiyle bağını hiç yitirmeyeceğini bilerek kendi yoluna gitmesine izin verirdi. "

"Kuşkulanmaktan hiç vazgeçme. Kuşku duymayı bırakırsan artık ilerlemiyorsun demektir.
İşte o noktada Tanrı duruma el koyar ve ayağının altındaki halıyı çekiverir."

"Sen kendine düşeni yap, başkalarının ne yaptığını kafana takma. Tanrı'nın onlarla da konuştuğuna ve onların da yaşamın anlamını keşfetmek için senin kadar çaba gösterdiğine inan, yeter."

"O bilgeler bir yanıt uydurmak yerine asla anlayamayacakları bir evrende alçakgönüllülükle yaşamaya devam etmişlerdi."

"Evrenin yüce mimarının amacını, sadece kendisi bilir, başka hiçkimse bilmez."

"Şimdi gerçek olan bir zamanlar yalnızca hayalimizdi." William Blake

"insanın kendi köyünü anlamasının dünyayı anlamasına yardımcı olacağını söyledi."

"Tanrıya giden birinci yol dua, ikinci yol hazdır."

"Kim Tanrı'nın tapınağını yıkarsa, Tanrı da onu yıkacak. Çünkü Tanrı'nın tapınağı kutsaldır ve o tapınak sizsiniz."

"Herkes yalnızca öğrenmek istediğini değil, öğrenmesi gerekeni yapmak zorundaydı."

"Benim önümde bir yaşam var. Ben de herkes gibi o yaşamı yaşamak istiyorum. Yanlışlar yapmak, bencillik etmek, hayata düşmek istiyorum."

"Ancak onlardan biri olursan insanlara yaklaşabilirsin."

"Tanrı Adem'le Havva'yı İyi ve Kötü'nün Bilgisi'ni taşıyan ağaca yöneltirken ne yaptığını iyi biliyordu. Tanrı onların o meyveyi yemesini istememiş olsaydı, hiç sözünü etmezdi....... Peki neden öyle yaptı? Çünkü evrenin hareketini başlatmak için."

 "Bir çiçeğe sahip olmak isteyen, onun güzelliğinin soluşunu seyretmek zorunda kalır."





9 Kasım 2010 Salı

15 Ekim 2010 Cuma

SONUNCU



Bir paşa torunu, hayat boyu çalışmak zorunda kalmamış, Fransa'da felsefe okumuş eski bir İstanbullu. Ömrü boyunca, çok büyük bir kitap yazma hayali peşinde koşmuş.
Nihayet 40 yıl sonra bitirdiğinde dünyanın en büyük kitabı çıkmış ortaya.
Ama ne çocukları, ne torunları, ne karısı, ne de dışarıdan hiç kimse kitabın neden bahsettiğini çözemiyorlar. Taa ki en sonunda bir ipucu bulana kadar...


17 Eylül 2010 Cuma

İleri doğru atılan 20 adım


"Sevgi sevilen kişinin sadece var olması nedeniyle duyulan kıvançtır." Joseph Zinker

"Sen izin vermezsen, hiçbir şeyin neşeni kaçıramayacağını öğrenirsen, ıstırap veren bir nedenle arada bir ağlaman gerekmesinin hüznü bile neşeni kaçırmayacaktır."

"İki kulağımız ve tek ağzımız var, bize konuştuğumuzun iki katı kadar dinlememiz gerektiğini hatırlamak için."

"Üstünlüğümüzü göstermeye bilmediğimizi öğrenmekten daha fazla değer veririz."

"Antik Yunanlılar kızmanın kolay olduğunu, ama doğru zamanda doğru kişiye ve doğru miktarda kızmanın bilgelik olduğunu söylerdi. Günümüzdeyse sürekli huysuzluklarıyla yaşamı dar eden, kendi var oluşlarına duydukları öfkeyi taşıyarak dolaşan ve kendi acıklılıklarına suç ortağı arayan insanlardan etkilenmeden ve bizi de yakmalarına izin vermeden aralarından sıyrılmak bilgelik gerektiriyor olabilir."


13 Eylül 2010 Pazartesi

Kayıp Gül


Diana annesini kaybederken, öldü sandığı babasıyla birlikte yaşayan Mary isimli bir kardeşi olduğunu öğrenir. Mary'nin mektuplarından çok farklı biri olduğunu anlar Diana. Bir gülle konuşmaktadır Mary. Deli diye düşünür... Aslında Diana, annesini kaybettikten sonra büyük bir boşluk ve kaybolmuşluk içindedir. Mary'nin mektuplarında bahsettiği Istanbul'daki bir kadını aramaya başlar. Kadın ona gülleri duymanın sırrını verecektir.

"Ruh eşim, tüm dünya yalan söylediğimi düşündüğünde bana inanan kimsedir."

"Özgeçmişler görelidir. Oysa biz gülleri, zamana, mekana ve içinde yaşadığımız sosyal çevreye bağımlı olmayan yönümüzle duyarız. İşte bu yüzden, eğitim, deneyim ve özellikle de referans bölümlerinin tümünü özgeçmişinden silmen gerekiyor."

"Bahçeye adım atarken amacın neyse, ancak onu elde edersin. Bahçede ne yaptığımız değil, ne için yaptığımız önemlidir. Yani senin bahçedeki niyetin güllerle konuşarak başka insanlardan farklı olmaksa ne yazık ki sadece kibir kazanırsın. Amacın sadece gülleri duymaksa gülleri duyarsın."

"Gülleri duyamayanlara gülleri duyamamaları ceza olarak yeter."


"İmkansızı gerçekleştiren mucizeler değil sürekliliktir."

"Güllerin konuştuğuna inanmayanlar olmalı ki, güllerin konuştuğuna inananlar olabilsin."

"Bazen sessizlik yüzlerce yeminden daha inandırıcı olur."

"Gülleri duymak çok kolay,tek yapman gereken ya unuttuklarını hatırlamak, ya da öğrendiklerini unutmak."

5 Ağustos 2010 Perşembe

Bir kadını öldürmek

"1.Ya başkalarına hizmet etme yolu ile BİR'i bulacaksın ki bu da pozitif kutbu seçeceğiniz ve aydınlık yoluyla bilgi eriteceğiniz
2.Ya da kendine hizmet etme yolu ile BİR'i bulacaksın, ki bu yoğunluklu olarak negatif kutbu seçeceğiniz ve karanlık yoluyla bilgi eriteceğiniz anlamına geliyor.
Bu iki yol da aynı kapıya çıkar, çünkü kendin ve başkaları kabulü bir yanılgıdır. Her şey eninde sonunda ve her yerde birdir.
Önermeyi sağlamlaştırmak için size bir HEM HEM örneği sunmak isterim.
Kendi kapımın önünü süpürdüğümde şehri temiz tutmaya katkım olur.
Başkalarının kapı önlerini süpürdüğümde şehri temiz tutmaya katkım olur.

"Herhangi bir şeye yaklaşırken, anlayabilecek kadar yakında yutulmayacak kadar uzakta durmak gerekiyor."

"İnsanlar isterlerse gelişim ve değişim yönünde bir seçim yaparlar, diğerleri de yapmaz ama hayatta kalırlar."

"Bu durum yürüyen merdivende yukarı çıkmak gibidir, gelişim yönünde seçim yapmış olanlar yürüyen merdivende basamak çıkanlar gibidirler. SEçmeyenler ise bulundukları basamakta çevreyi seyretmekte ya da gevşemektedirler."

Gitmek kalmak hepsi özgür irade gereği olup, birbirinden farklı hiçbir tarafı yok.

Çünkü yürüyen merdiven bir yere götürmez. Aslında bekleme de götürmez.

İnsanın aslında göstermesi gereken irade yürümek ya da beklemek değil, oyundan çıkmak istemektir.

Oyundan olarak çıkmak için BENLİK feda edilmelidir.

İnsan olduğunda ya da öldüğünde oyun dışı kalır.

"Her insan bir ahçıdır kendini pişirir."




1 Temmuz 2010 Perşembe

Mutlu Aileler

"Aile yaşamında size yön verecek ve bu yolculuğu mutlu kılacak tek bir harita olmamasına karşın, ağır ağır uğraş verdiğinizde onu her adımda daha mutlu hale getirmenize yarayacak bazı yaklaşımlar vardır.
1.Kural:Pozitif olun
Edward Bono demiş ki: 'Mutsuzluk en iyi şekilde yetenekleriniz ve beklentileriniz arasındaki açının büyüklüğüyle açıklanabilir." Eğer kendinizden yapabileceklerinizden çok fazla şey beklerseniz, büyük ihtimalle kendinizi tatmin olmamış hissedersiniz."
Yeteneklerinizi ne kadar çok keşfederseniz o kadar çok yönlü ve meziyetli bir insan haline gelirsiniz. Kişiliğinizin ve tecrübelerinizin tek bir açıdan tanımlanmasını engellemiş olursunuz.
"Çok çalışır." "Çok iyi annedir" gibi...
Bunun yerine insanlar sizi örneğin çocuklarının gelişimiyle ilgili bir müzik aleti çalan, maraton koşan çok yönlü bir insan olarak görmeye başlarlar.
Hayatınızın bir alanında işler sarpa sardığında diğer alanların zarar görmeden kalmasına izin verdiğinden bu durumun pratik yararları saymakla bitmez.
2.Kural:Kendiniz olun
3.Kural:Değişime açık olun
Charles Darwin:" En güçlü veya en akıllı olan değil, değişime en iyi uyum sağlayan hayatta kalır."
4.Kural:Arkadaş edinin
5.Kural:Kontrolü ele alın
Hedeflerini belirleyen ve sorumluluklarını içtenlikle yüklenen insanlar, kendi sorunlarına da daha fazla zaman ayırmaya ve onları mutsuz kılacak şeylerden kaçınmaya daha yatkındırlar.
Ünlü Golf Oyuncusu Gary Player:" Ne kadar çok çalışırsanız, o kadar şanslı olursunuz." demiştir.
Ünlü oyuncu John Barrymore şöyle demiş:" Mutluluk farkında olmadan açık bıraktığınız kapıdan gizlice girer."

Eğer söylediğiniz şeyi kastediyor ve yapıyorsanız her şey çok daha iyi olacaktır.

Alber Einstein: "İletişimdeki en büyük sorun,gerçekleştiği şeklindeki yanılgıdır."

"Aile kültüründeki en önemli sorunlardan biri, birikimi sürdürmek yerine durmadan kasadan yemeye yönelik tepkisel eğilimdir." Stephen Covey

"William Golding'in Sineklerin Tanrısı'nı okumuşsanız bir grup çocuğun bir deniz kazası sonucu aralarında hiç yetişkin bulunmaksızın ıssız bir adaya düştüğünü ve insan doğası hakkında onlara birçok şey öğreten deneyimlerini hatırlarsınız. Bir toplantıda hepsi aynı anda konuşunca kimsenin kimseyi duymadığını fark eder etmez , sadece elinde büyük denizkabuğunu taşıyan kişinin konuşma izni olduğunu geri kalan herkesin de onu dinlemesi gerektiği kuralını oluştururlar.
Konuşan kaşık terimi denizkabuğuyla aynı anlamı taşıyor. Aile bir aradayken büyük bir gürültü koparsa, tahta kaşık kimdeyse ona söz hakkını verirsiniz."

"Duygularımızı açık bir şekilde ifade etmek kendimizi daha iyi hissetmemizi ve gerilimin düşmesini sağlayacaktır."

"Eğer hisleriniz başka birinin yaptığı bir şeyden kaynaklanıyorsa, şu temel ve bazen en rahatsız edici gerçeği hatırlamaya çalışın, Kimse sizin bir şey hissetmenizi sağlayamaz, bunu sadece siz yapabilirsiniz."

"Birbirinizi daraltmayın. Hiçbir şey gölgede büyümez." Leo Buscaglia

" Aşk başka bir insanın mutluluğunun sizin mutluluğunuz kadar önem taşımasıdır." Robert Heinlein

" Çoğumuz için çocuklarımız hayatlarımızın en merkezi yerini işg al eder, dolayısıyla mutluluğumuzun doğrudan onların memnuniyetine bağlı olması eleştiriye açık olabilir.
Çocuklarınız aracığılıyla mı yaşamaya çalışıyorsunuz?Onlarla bu kadar özdeşleşirseniz, onların kendi seçimlerini yapmasına nasıl izin verece ksiniz?
Veya kendi başlarına seçim yapabilecek insanlar olmalarına nasıl izin vereceksiniz?
Onları tamamen kendileri olmaları için cesaretlendiriyor musunuz?
Yoksa onlara karşı fazla korumacı bir yapıda mısınız?
Onlar için en iyisini bildiğinizi düşünseniz bile, onların kendi deneyimlerinden öğrenmelerine
yeterince izin veriyor musunuz ?

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil.
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler.
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.Çünkü onların kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır
Siz yarını düşlerinizde bile göremezsiniz
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
Hilal Cibran , Lübnanlı mistik ve şair...."

"Eğer çocuğunuzun bir şeyi yapabileceği kehanetinde bulunursanız (Gerçekten iyi gidiyorsun, önündeki yemeği bitireceğinden eminim) muhtemelen yapacaktır."

"Çocuklar negatif ya da pozitif olmasına bakmaksızın sizin davranışlarınızdan etkileneceklerdir. Dolayısıyla bir yetişkin olarak çocuklarınızın ne tür davranışlara sahip olmasını istediğinize karar verin ve o modeli uygulamaya çalışın."

"Ailesi olmayan dünyada yalnız bir adam soğuktan titrer." Andre Malraux

30 Haziran 2010 Çarşamba

Karanlığın Aynasında


Bir kadın gecenin köründe acile gelir. Orhan o gece acilde nöbetçidir. Kadındaki belirtiler,
panik atak olduğu yönündedir. Kadın panik atak çarpıntısı yaşarken, Orhan da aşk çarpıntısı yaşar. Kadının yaşantısına girdikçe sırlarla dolu bir yaşam çıkar karşısına.
Göğsünün üzerinde akrep dövmesi olan bu kadın, aklını başından alır.
Ama bir gün ortadan yok olur. Ve durum da karmaşıklaşır.

Sonuna kadar gayet akıcı giderken final bir acayip olmuş!

8 Haziran 2010 Salı

Mutluluk


Louise Hay'in daha önce Düşünce gücüyle tedavi kitabını okumuştum. Hastalıkların psikolojik kökenleri olduğunu ileri sürer kendisi. Boğaz ağrısının kendini ifade etmekle ilgili sorunlardan kaynaklanması gibi...
Bu kitabında ise kendimizi şifalandırmak için çeşitli saptamalar ve onaylamalar bulunuyor.
"İçinde bulunduğumuz durumuz biz yaratıyoruz. Bundan dolayı başkasını suçlarsak kendi gücümüzü tüketiriz. Bizim üzerimizde kimsenin, hiçbir yerin veya şeyin gücü yok. Düşünceleriyle herşeyi yaratan biziz."

"Öfke bir savunma mekanizmasıdır. Korktuğunuz için savunmaya geçersiniz."

"Kendimizi sevmek için mükemmel olmayı beklersek yaşamlarımızı ziyan etmiş oluruz. Şimdi ve burada zaten mükemmeliz."

"Hayatınızı dışarıdan değiştirmek yerine onu içeriden değiştirmelisiniz.Değişmek istediğiniz anda evren size yardım eder. Size ihtiyacınız olan her şeyi evren verir.

"Çocuklar biz ne yaparsak onu yaparlar. Neden kendinizi sevmiyorsunuz?
O zaman çocuklarınıza harika bir örnek olacaksınız."

"Söylediğinizi kulağınız duysun.Gerçekleşmesini istemediğiniz şeyi söylemeyin."

"Şu anda hayatınızda ne olursa olsun, ne kadar zorluk yaşanırsa yaşansın önemli değildir. Bilmeniz gereken varlığınızın en özünde güvende ve tam olduğunuzdur."

"Yargıladığınızda ve eleştirdiğinizde, bunların size döneceğini bilin."

"Kendimizi eleştirmemeyi başarabildiğimizde ,başkalarını da eleştirmeyeceğiz."

"Nereye giderseniz, gidin kiminle karşılaşırsanız karşılaşın, asıl istediğiniz kendi sevginizdir."

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Küçük Arı

Hiç tanımadığınız birinin yaşamı buna bağlı olsa, bir parmağınızı feda eder misiniz? Ya da hayatınızdaki insan, birinin hayatta kalması için bunu yapamadıysa, ona karşı neler hissedersiniz?
Nijerya'da plajda yaşanan hiç unutulmayacak bir gün ve değişen hayatlar... Nijeryalı Küçük Arı'nın İngiltere'ye gelişi ve iki yıl göçmen kampında yaşadıkları... Tahmin bile edemeyeceğiniz yaşamlar...

" Siz çocukken buzdolabı ve bulaşık makinesinin arasına girer, yeşil yılanlar ve maymunlarla dolu bir ormanda olduğunuzu hayal edersiniz, biz ise yeşil yılanlar ve maymunlarla dolu bir ormanda buzdolabı ve bulaşık makinemiz olduğunu..."

21 Nisan 2010 Çarşamba

Miyase'nin Kuzuları


Hayvanlar üzerinden anlatılan bir toplumun yansıması.
Çağdaş bir George Orwell yorumu gibi.
" En şişman vardır, en uzun vardır, ama hiç kimse en akıllı değildir."

"Kendimizi kavrayamazsak kendimizi yiyoruz, birbirimizi kavrayamazsak birbirimizi..."
"Hayvanların bu dünyayı bizim kadar anlayamadıklarını düşünürüz, peki biz olup bitenin ne kadarını anlıyoruz? Anladığımızı sanıyoruz, anlamaya çalışıyoruz, ama ne kadar anlıyoruz?"

"Beklenmedik şeyler, en çok onu beklemeyenleri etkiler."

"..kanılar kanıt değildir."

"Aşk iki kişilik bir iştir, ama eziyeti tek başına çekilir. Aşk kalpte başlar, ancak akılda sürmelidir. Aşka akıl el vermezse aşkın ateşi kaybolur. Sevmeye başlamak yürek işidir. Ama sevmeyi sürdürmek akıl ister."

"Psikologlar aşktan anlamazlar, aşıkların niçin aşık olduklarını, aşkın altındaki düşünceleri bulup aşkı öldürürler. Bu yüzden aşıklar filozoflara gitmeliler. Sadece aşık olamayanlar, niçin aşık olamadıklarını öğrenmek için psikologlara gitmeli."

"Ateşi ateşle yakmak gibi, öfkeyi öfkeyle mi söndürmeli?"

"En altta üstü örtülü halde korkularımız vardır içimizde. Korkular, yukarıya, yeryüzüne ve yüzümüze öfke halinde çıkar gürültüyle. Öfke duygusu doğaldır, öfkeyi ifade şeklimiz dert açar başımıza. Öfkemizi düzgün ifade etmeyi öğrenebiliriz sonuçta."

"Hiçbir kuyu ipinizden daha derin değildir."

"Öfke kusmak bir hazımsızlık işareti. Kustuğunuz öfkeyi bir daha yiyemezsiniz çünkü."

16 Mart 2010 Salı

Muz Sesleri

Bir Ortadoğu hikayesi... Beyrut manzaralı.

"Her ilişkinin gizli bir mezarlığı vardır. Sakın o mezarlığı tek başına ziyaret etme. Ne olursa olsun yanındaki adamı da sürükle. Yoksa bir gün o mezarlıkta yalnız kalırsın.

" Sakın bir eve sığacağım diye bükme kendini."

"Bir insan bir insanda başka bir hayatın kapısını görünce aşık olur."

" İnsan yarası yarasına denk geleni seviyor demek ki."

"Bu topraklar böyledir benim güzel Filipinam, hatıraları unutmak üzerinedir.Herkes kendi günahını unutur, ama kimse alacağı intikamı unutmaz."

"Beyrut'a hoş geldin Debra! Burada akşam bıraktığın hiçbir şeyi sabaha aynı bulamazsın."

"Batılı akıl, sorunun parçalarını ayrıştırmak eğilimindedir. Doğulular çözüm için düşünmez." Batılılar çözüm için düşünür. Doğulular için hayat çözülecek değil, daha ziyade seyrine bakılacak bir şeydir."

"Kadında zaman geçmez. Sakın iyileşmek için zamana güvenme"

"Savaş korkak bir erkeğin en iyi saklanacağı sistir"

"Onlar savaş bitse bile kadınları savaşır gibi sevecekler. Ganimetleri gibi. Ele geçirildikten sonra ancak yağmalayabildikleri."

"Bu toprakta kadınlar bu yüzden mutsuz. Çünkü her gün yağmalanıyorlar ve kendilerini korumak için her gün sertleşiyorlar."


20 Ocak 2010 Çarşamba

İnanç Sokağı'nda Ayışığı

İran’da bir Yahudi gettosu… Ve kadından kadına geçen genetik bir kaçma dürtüsü… Büyükannesi olan hahamın karısı kaçmıştır ilk olarak.. Melek Roksanna ise her gece düşlerinde kaçmaktadır. Sabahları da yatağında gezdiği yerlerden tüyler bulmaktadır. Gina B. Nahai’nin çağdaş bir 1001 gece masalı tadında yazdığı roman, bambaşka bir atmosferin büyülü kadınlarını anlatıyor.

Benim özetim: Roksanna lanetli diye etiketlenmiş bir kız çocuğudur. Annesi bile ondan kurtulmaya çalışmıştır zamanında. Çatıdan itmeye kalkarak. Bu durumda o bile inanır lanetli olduğuna... Hep göçebe bir ruh olarak yaşar, evlendiğinde de duramaz yerinde, çünkü oraya ait değildir, çocuğu bile onu bağlayamaz olduğu yere... Final ise düşündürücü. Çocuklar ne düşünür kendini terkeden anneler hakkında, anneler ne düşünür, terkedebildikleri çocuklar hakkında? Yeterince sevmemişler midir yoksa?

"Bazı insanlar sürgünün içine doğuyor. Hİçbir yere gitmeseler bile sürgünü yanlarında taşıyorlar."

"Başlangıçta birçok seçenek vardı ve ben yazgımın belli olduğuna inanarak hepsini harcadım."

15 Ocak 2010 Cuma

SEN VE BEN

Kitap biraz deneme kıvamında...
İşte şimdilik altını çizdiklerim:

"Eğer kalabalıktaysan ama yalnızsan, herkese çok yakınsan ama bir o kadar da uzak, gülümsüyorsan içinde derin, buruk bir boşluk varken. Yapacak çok şeyin varsa fakat hepsini yapacak kadar vaktin olmadığını düşündüğünden her şeyi yarım bırakıyorsan... Ben de senin gibiyim, belki de seninle duruyorum, yanında ya da yanında hissedeceğin bir yerde. Şİmdi sana beni anlatacağım ya da bendeki seni..."

"En önemli varlığının sen olduğunu öğrenmek zorundasın. Ne pofuduk koltuğun , ne bilgisayarın, ne de başka bir şey. Bunları kaybetmeyi göze alamadığın sürece asla gerçek seni yaşayamayacaksın."

"Geçmişine bir bak. Seni o kahreden acıların, üzüntülerin hangilerinin buna değdiğini düşünüyorsun? Gördün mü bak..."

"Hayatındaki hiçbir şey sen değişmeden değişmeyecek."

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...